Düzensiz göçmenler, dünya genelinde artan siyasi ve ekonomik krizler nedeniyle, daha iyi bir yaşam arayışında birçok ülkeye ulaşmaya çalışıyor. Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla göç yollarının kesişim noktalarından biri olması sebebiyle, düzensiz göçmen sayısında önemli bir artış gözlemleniyor. Son günlerde, Türkiye’nin iki farklı ilinde gerçekleştirilen büyük bir operasyonda çok sayıda düzensiz göçmen yakalandı. Bu operasyonlar, güvenlik güçlerinin insan kaçakçılığına karşı mücadelesini ve düzensiz göç sorununu daha görünür hale getiriyor.
Operasyon, yerel güvenlik birimlerinin uzun süredir sürdürdükleri istihbarat çalışmaları neticesinde gerçekleştirildi. Belirlenen adreslere baskın düzenleyen güvenlik güçleri, yurt dışına kaçma girişiminde bulunan ve çoğunluğunu Suriye, Afganistan ve Irak uyruklu bireylerin oluşturduğu düzensiz göçmenleri yakaladı. Baskınların yapıldığı bölgelerde, aynı zamanda insan kaçakçılığına teşebbüs eden bazı suç örgütlerine de darbe vuruldu. Güvenlik güçleri, bu noktada sadece düzensiz göçmenleri değil, onları kaçıran ve bu süreçte yarar sağlayan kaçakçılık yapan şebekeleri de hedef alarak operasyonlarını genişletmiş oldu.
İki ilde gerçekleştirilen operasyonlar, Türkiye’nin düzensiz göçle mücadele konusundaki kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak bu tür operasyonlar sadece geçici bir çözüm sunmakta; kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için uluslararası iş birliği şart. Düzensiz göçmenlerin sağlıklı ve güvenli bir şekilde başka ülkelere geçişinin sağlanması, aynı zamanda insan hakları açısından da büyük önem taşımaktadır. Türkiye, uluslararası toplumla bu konuda daha fazla iş birliği yaparak, düzensiz göç sorununa köklü bir çözüm bulmaya yönelik adımlar atmalıdır.
Yakalanan göçmenlerin durumu, insan hakları örgütlerinin de dikkatini çekti. Düzensiz göçmenlerin çoğu, kötü koşullar altında yaşamaya mahkûm oldukları için, güvenlik güçlerinin yakaladığı bu bireylerin büyük bir kısmının yasal sürece dahil edilmesi gerektiği savunuluyor. Aynı zamanda, uluslararası normlara uygun bir şekilde bu kişilerin ihtiyaçları karşılanmalı ve onlara korunma hakkı verilmelidir. Aksi takdirde, düzensiz göçmenlerin Avrupa ya da başka bölgelere ulaşma çabaları artmaya devam edecek ve insan kaçakçılığı daha da yaygınlaşacaktır.
Sonuç olarak, iki ilde gerçekleştirilen düzensiz göçmen operasyonu, Türkiye’nin göç yönetimi konusunda ne denli kararlı olduğunu gösterirken, bu sürecin uluslararası iş birliği ile desteklenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Düzensiz göçmenler, sadece birer sayıdan ibaret değillerdir; onların da hayatları, hayalleri ve gelecekleri var. Bu nedenle, insanlık onurunun korunması, uluslararası toplumun ortak sorumluluğudur.