Elazığ, Türkiye'nin doğusunda yer alan tarihi ve kültürel zenginlikleriyle tanınan bir şehir. Ancak son günlerde bu güzel şehirde tuhaf bir sessizlik hâkim. Şehrin caddeleri, alışveriş merkezleri ve parkları adeta boşalmış durumda. Peki, insanların Elazığ sokaklarını terketmesine neden olan bu durumun arkasında ne var?
Elazığ'daki bu beklenmedik sakinliğin birkaç sebebi bulunuyor. Öncelikle, son dönemde meydana gelen doğa olayları ve çevresel faktörler, şehirdeki insanları endişelendirmiş olabilir. Özellikle yaşanan depremler ve ardından gelen artçı sarsıntılar, birçok vatandaşın dışarı çıkma isteğini olumsuz etkiledi. Bu durum, özellikle aileler için büyük bir kaygı kaynağı oldu ve insanlar evlerinde daha fazla zaman geçirmeyi tercih etti.
Diğer bir etken ise, Elazığ'daki işletmelerin zaman zaman kapanması veya sınırlı saatlerde hizmet vermesidir. Salgın sonrası süreçte birçok dükkan, restoran ve kafe, iş yapabilme kapasitesinin düşmesi nedeniyle ya kapandı ya da faaliyetlerine sınırlı bir şekilde devam etti. Bu da sosyal hayatın kısıtlanmasına ve insanların dışarı çıkma isteğinin azalmasına sebep oldu. Özellikle gençlerin sıkça tercih ettiği sosyal mekanların, bu dönemlerde kapalı kalması, şehirdeki sosyal etkileşimi de minimize etti.
Şehrin sakinliği pek çok vatandaş için endişe verici bir durum. Elazığlılar, alışıldık kalabalığın ve sosyal hayatın sona ermesi nedeniyle yalnızlık hissine kapıldıklarını belirtiyor. Özellikle emekli kesim, günlük yaşamlarının büyük bir kısmını dışarıda geçiriyor ve sokakların kalabalık olmasını bekliyorlardı. Ancak şimdi, parkların ve meydanların ıssızlığı, şehirde bir tür melankoli havası oluşturmuş durumda.
Birçok Elazığlı, 2020 yılında yaşanan depremin ardından şehrin yeniden inşa edilme sürecine girdiğini ve bu sürecin yaşanan çalkantılı günlerle birlikte yeniden başladığını düşünüyor. Sosyal medyada paylaşılan duygu dolu mesajlar, bu durumun kalabalık bir şekilde yaşanmadığını; aksine, insanların şehrin geleceği konusundaki endişelerini dile getirdiğini gösteriyor. Elazığ, tarihsel olarak dayanışmanın güçlü olduğu bir şehir olarak bilinse de, son günlerde yalnızlık duygusu içeride hissedilmeye başlandı.
Sakin geçtiği gözlenen bu günlerde, aynı zamanda şehirdeki sanatsal etkinliklerin de azalması dikkat çekiyor. Sanat programlarının, festivallerin ve kültürel organizasyonların iptali veya ertelenmesi, Elazığ’ın sosyal hayatını önemli ölçüde etkiledi. Elazığ’daki sanatçılar ve sanatseverler, bu durumun en azından geçici olması dileğini ifade etseler de, belirsizliklerin getirdiği kaygı hala tazeliliğini koruyor.
Bu durumda, Elazığ halkı geleceğe dair umutlarını korumaya çalışırken, şehirdeki sessizliğin bir gün sona ereceği bu endişeli durumu aşmayı diliyor. Dışarıda daha fazla insan görmek için sosyal etkinliklerin arttırılması ve toplumsal dayanışmanın yeniden canlandırılması önem taşıyor. Elazığ, tarih boyunca birçok zorlu aşamaları atlatmış bir şehir ve halkı için tekrar eski canlı günlerine dönüş yapmak, umut dolu planlar kurmak adına bir araya gelmek gerekiyor. Bu nedenle, Elazığ halkı, birlik içerisinde bu sert günlük yaşam karşısında dayanışma içinde durmalı ve umutlarını tazelemeli.
Sonuç olarak, Elazığ’da sokakların neden boş kaldığı sorusunun ardında birçok faktör yatsa da, en önemli olanı halkın günlük yaşamı ve duygusal deneyimlerinin neler olduğudur. Bu sakin günlerin geride kalacağına dair umutlar içinde, Elazığ’ın doğası ve insanları sürdürdükleri güçlü yaşam iradesiyle tekrar kendini bulacaktır. Elazığ köklü geçmişi, sağlam halk yapısı ve dayanışma kültürüyle eski canlılığına kavuşma yolunda önemli adımlar atmalıdır. Bu beklentiler içinde, doğal afetler sonrası oluşan endişelerin de zamanla azalmasını umut ediyoruz.