Marmara Denizi, Türkiye’nin en fazla nüfuslu bölgesi olan İstanbul’un hemen yanı başında yer alıyor ve sismik aktiviteleriyle gündemden düşmüyor. 2023 yılının Ekim ayında, hâlâ akıllarda tazeliğini koruyan geçmiş depremlerle birlikte, beklenen ama bir o kadar da korkulan bir gelişme yaşandı. Marmara Denizi’nde 3 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu haber, özellikle bölgedeki halk için bir alarm zili niteliğinde. Deprem, pek çok kişinin aklındaki soru işaretlerini artırırken, uzmanlar da olası senaryolar ve tedbirler üzerine açıklamalar yapmaya başladı.
Türkiye’nin resmi deprem izleme merkezlerinden alınan verilere göre, Marmara Denizi’nde meydana gelen deprem, 5 Ekim 2023 tarihinde saat 14:37’de gerçekleşti. Dalgaların üzerinde sarsıntı hisseden vatandaşlar, depremin merkez üssünün Marmara Denizi’nin derinliklerinde olduğunu öğrendi. Boğazın hemen yanında bulunan İstanbul’un yanı sıra, Kocaeli, Tekirdağ ve Yalova gibi illerde de benzer duyumlar yaşandı. Depremin büyüklüğü 3 olarak ölçüldü. Deprem sonrası vatandaşların sosyal medya hesaplarında yaşadıkları paniği ve sarsıntının etkisini paylaştığı görüldü. Ancak uzmanlar, 3 büyüklüğündeki bir deprem için genel olarak büyük bir hasar beklenmediğini, bu tür depremlerin sık sık meydana geldiğini belirtiyor.
Marmara Denizi ve çevresi, Türkiye’nin en büyük yerleşim alanlarından birini oluşturmakla kalmayıp, aynı zamanda yüksek sismik aktiviteye de ev sahipliği yapıyor. Uzmanlar, bu tür küçük depremlerin, daha büyük bir depremin öncüsü olabileceğine dair halk arasında bir inanç bulunsa da, bilimsel veriler bunu desteklememektedir. Ancak, Marmara depremleri tarihe damga vurmuş olan büyük sarsıntılarla tanınmaktadır. Bu nedenle, 3 büyüklüğünde olsa bile, halkın dikkatli olması gerektiği vurgulanıyor. Özellikle, binaların dayanıklılığı ve deprem öncesi hazırlıklara dikkat çekilmesi gerektiği konusunda kamuoyunu bilgilendirme amaçlayan açıklamalar çoğalmış durumda.
Uzmanların önerileri arasında, acil durum planlarının gözden geçirilmesi ve ailelerin depreme hazırlıklı olması için çeşitli tatbikatların yapılması önerilmektedir. Bunların yanı sıra, binaların güvenliği, deprem sigortası ve toplumsal farkındalık gibi konular(da) ön planda tutulmalıdır. Marmara bölgesinde yaşamanın avantajları kadar risklerinin de farkında olmak, herkesin sorumluluğudur.
Bu deprem, geçmişte yaşanan büyük sarsıntıların ve kayıpların hatırlanmasına neden oldu. Marmara Denizi’nde meydana gelen depremler, özellikle İstanbul’un deprem riski taşıdığı gerçeği göz önüne alındığında, daha fazla önlem alınması gerektiğini ortaya koyuyor. İçinde bulunduğumuz bu dönemde, yerel yönetimlerin ve devletin bu konudaki duyarlılığının artırılması kaçınılmaz bir gereklilik haline geldi. Yaşanan bu küçük sarsıntı, aynı zamanda halkın farkındalığını artırması açısından da önemli bir fırsat olarak değerlendiriliyor.
Sonuç olarak, Marmara Denizi’nde meydana gelen 3 büyüklüğündeki deprem, bir uyarı niteliği taşırken, bu tür olayların sıklıkla yaşanabildiğinin unutulmaması gerekiyor. Herkesin deprem konusunda tedbir alması, eğitim ve farkındalık çalışmalarına katılması, gelecekte oluşabilecek büyük depremler için bir nevi sigorta seferberliğidir. Bilinçli bir toplum, olası felaketlere karşı daha dayanıklı olacaktır. Bu nedenle, Marmara bölgesinde yaşayanlar için depreme hazırlık artık bir lüks değil, zorunluluktur.