Kafkasya'nın jeopolitik dengeleri son yıllarda hızla değişirken, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın arabuluculuğunda gerçekleşen Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşması, bölgeyi yeniden şekillendiriyor. Bu anlaşma yalnızca iki ülke arasındaki ilişkileri düzeltmekle kalmayacak, aynı zamanda bölgedeki uluslararası ilişkilerin geleceği için de önemli bir dönüm noktası olacak. Kafkasya'nın karmaşık tarihine ve günümüzdeki sorunlarına ışık tutarken, bu yeni barış anlaşmasının arka planında neler olduğunu ve olası etkilerini derinlemesine inceleyeceğiz.
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki gerginlik, 1980'lerin sonlarına kadar uzanıyor. Dağlık Karabağ bölgesi üzerindeki hak iddiaları, her iki taraf için de milli bir mesele haline geldi. 1994 yılında imzalanan ateşkes, barışın kalıcı olarak tesis edilmesine yetmedi. 2020'de patlak veren çatışmalar, iki ülke arasındaki gerilimi yeniden ateşledi ve uluslararası toplumun müdahale etmesine neden oldu. Trump’ın liderliğindeki son girişim, bu çatışmalara farklı bir boyut kazandırdı. Anlaşmanın varlığı, sadece bölgedeki güvenliği artırmakla kalmayacak, aynı zamanda, Trump’ın siyasi kariyeri için de önemli bir zafer olarak değerlendirilebilir.
Bu anlaşma sonrası her iki ülke de bazı kazanımlar elde etmeyi umuyor. Azerbaycan, enerji kaynaklarını güvence altına alırken, Ermenistan ise uluslararası destek arayışını sürdürecek. Ancak sürecin başından bu yana süregelen güvensizlik ve tarafların birbirlerine duyduğu historical düşmanlık, bu anlaşmanın uzun vadeli başarı şansını tehdit ediyor. Özellikle, anlaşmanın uygulanmasında yaşanabilecek yeni sorunlar, bölgedeki barış sürecine gölge düşürebilir. Trump, Kafkasya'da barış sağlanmasının önemini vurgularken, tarafların yapıcı diyalog kurmasının gerekliliğini de yineliyor.
Sonuç olarak, Trump’ın arabuluculuk rolü, Kafkasya'daki barış sürecinin hızlanmasında kritik bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu süreçte dikkat edilmesi gereken en önemli husus, tarafların anlaşmayı ne ölçüde uygulayabileceği ve gelecekteki ilişkilerinin nasıl gelişeceğidir. Zira her iki tarafın da ihtiyacı olan kalıcı bir barış, güven inşası ile mümkün olabilir.